1 Haziran 2014 Pazar

ÖNEMLİ GELİR KAYNAKLARIMIZDAN OLAN TURİZMİN HAFTASI ARTIK UNUTULMASIN.........

BACASIZ SANAYİ TURİZM

         Turizm,bir yeri gezmek ya da  doğal güzelliklerini görmek için çeşitli vasıtalar aracılığıyla yapılan seyahatlerdir.İnsanların kültürünün gelişmesinde önemli rol oynayan turizm ülkeler için de kalkınmanın anahtarıdır.. “Turizm yolu, barış ve kalkınma yoludur. “ sözü bu ifadeyi en güzel şekilde açıklamaktadır.

        Turizm sayesinde insanlar,ülkelerindeki tarihi eserleri ve doğal güzellikleri,müzelerle de o ülkenin geçmiş tarihini ve kültür mirasını görme fırsatını bulur.Bununla beraber turizm,insanın bakış açısını değiştirip  genel kültürünü geliştirerek gelecekteki nesillere bilgi aktarma imkanı sağlar.Turizm demek sadece gezip görmek değil,aynı zamanda o ülkeye ekonomik açıdan katkıda bulunmak demektir.Boşuna dememişler “Turizm,bacasız sanayidir.“ diye.

       Turizmin gelişmesi için ulaşımın kolay ve konaklama yerlerinin çok olması gerekmektedir.Bununla beraber ülkedeki insanların hoşgörülü,konaklama yerlerinin ise temiz olması şarttır.Bir ülkeye gelen turist, hoşgörü ile karşılanmak,görmek istediği yere kolay varmak ve rahat etmek ister.Unutmayalım ki ; ” Bir memnun turist, bin turist yollar.” 

       Her türlü imkanı en güzel şekilde ülkemize gelen turiste sunan Türkiye gezip görülecek yerler arasına ismini yazdırmıştır.İstanbul başı başına tarih ve turizm kentidir.Tokat’ımızın incisi Niksar ise,kültür,tarih ve doğal güzellikleriyle saklı bir hazine gibi keşfedilmeyi bekliyor.Eskinin izlerini,bizlere dünmüş gibi yaşatan Niksar Kalesi mimarisiyle ve manzarasıyla insanı büyülüyor.Niksar’ın Çöreğibüyük Camiinden esinlenerek yapılan çörek tüm bölge halkının beğenisini kazanmış ve halk yemekleri arasına girmiştir.Özellikleriyle hiçbir suya benzemeyen ve hastalıklara birebir faydalı olan Ayvaz Suyu tüm Türkiye’ye yayılmıştır.Çamiçi Yaylası ise manzarası ve bol oksijeniyle Niksar’ın görülmeye değer yerlerindendir.Tarihi Büyük Hamamda, ismi gibi Niksar’ın en büyük hamamı olup,bölgenin de sayılı hamamlarındandır.İşte yaşanılan yeri daha da yaşanası hale getiren bu güzelim yerler turizmin meşaleleri gibidir. 

       Şimdi bizler,tarihi eserlerimizi,müzelerimizi korumalıyız.Çünkü;korunan bir ülkenin kültürel değerleri hiçbir zaman yozlaşmaz.Aksine değer kazanır.Hizmeti en güzel şekilde anlatan şu sözü aklımızdan çıkarmamalıyız.”Turizm,hizmetle gelişir,sevgi ile büyür.Büyüyen turizm ise ekonomik gücümüzü de büyütür.

      Şimdi durma zamanı değil,çalışmak,kültürel kalıntıları gün yüzüne çıkarma zamanıdır.Günümüz değerleri koruma,vatanı kalkındırma çağıdır.Ayrıca turizm ülkemiz içinde bacasız fabrikadır.Turizm sayesinde hem genel kültürümüz gelişir,hem de diğer insanlarla aramızda dostluk bağları oluşur.Kısacası biz insanlara barışın ve kardeşliğin ne demek olduğunu bir kez daha hatırlatır turizm.

     Elinde valizi,yüreğinde ve zihninde binbir çeşit düşünceyle ülkemize gelen turist kültür ve medeniyet eserlerimizi gördükten sonra artık bizden biri gibi kendi ülkesine döner.O,artık gönüllü bir barış elçisidir.İşte turizm bizlere sadece maddi kazanlar değil,manevi ve kültürel kazançlarda sağlar.Ne büyük bir zenginlik değil mi ? O halde gelin el ele bu zenginliği koruyalım,turizmi göz ardı etmeyelim.Bir barış güvercini de bizler uçuralım ülkemizin göklerine.. (TOKAT'IN NİKSAR İLÇESİNDE YAPILAN ''TURİZM HAFTASI KOMPOZİSYON YARIŞMASI'' BİRİNCİ OLAN KOMPOZİSYON.)

29 Mayıs 2014 Perşembe

ŞANLIURFA BALIKLI GÖL




Balıklıgöl, (Aynzeliha ve Halil-Ür Rahman Gölleri) Şanlıurfa şehir merkezinin güneybatısında yer alan ve İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Şanlıurfa'nın en çok ziyaretçi çeken yerlerindendir.
İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol"' emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür. İbrahim bir gül bahçesinin içersine sağ olarak düşer. İbrahim'in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür. Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha da İbrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır.

PAMUKKALE TRAVERTENLERİ




Pamukkale, güneybatı Türkiye'deki Denizli ilinde doğal bir mevkidir. Kent kaplıcaları ve akan sulardan kalan karbonat mineralleri teraslarını, travertenleri kapsamaktadır. Türkiye'nin Ege bölgesinde, ılıman bir iklimi olan Menderes Nehri vadisinde bulunur.
Eski Hierapolis kenti, toplam 2700 metre uzunluğunda, 600 metre genişliğinde ve 160 metre yüksekliğindeki beyaz "kalenin" üzerine inşa edilmişti. Pamukkale, Denizli'nin 20 km uzaktaki merkezindeki vadinin karşı tarafındaki tepelerden görülebilir. 5-10 km yakınındaLaodikya antik kenti bulunur. 5 km ilerisinde ise uluslararası bir termal merkez olan Karahayıt köyü vardır. Pamukkale UNESCOtarafından belirlenen Dünya Miras Listesi'nde yer almaktadır. Travetenler görsel zenginliğin yanı sıra kalp rahatsızlıkları romatizma göz ve deri rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.
Pamukkale terasları, kaplıca suyu tarafından çökeltilmiş bir tortullu kayaç olan travertenden oluşur.
Bu bölgede, 35 °C den 100 °C ye kadar olan sıcaklık aralıklarında 17 adet sıcak su kaynakları vardır.

ARSLANTEPE HÖYÜĞÜ (MALATYA)





Aslantepe HöyüğüMalatya'nın 7 km. kuzeydoğusunda yer alan bir arkeolojik yerleşimdir. Türkiye’deki en büyük höyüklerden biridir. Höyük, Fırat üzerindeki Karakaya Baraj Gölü’nün batısındadır. Otuz metre yükseklikteki höyük MÖ 5 bin yıllarından MS 11. Yüzyıla kadar iskan edilmiştir. Bölge MS 5. ve 6. Yüzyıllarda bir Roma köyü olarak, daha sonra da Bizans nekropolü olarak kullanılmıştır.Yerleşim alanı 200 x 120 metre boyutlarındadır.

NEMRUT DAĞI MİLLİ PARKI




Nemrut DağıAdıyaman ilindeki Kahta ilçesi yakınlarında Ankar dağları civarında 2.150 metre yüksekliğinde bir dağdırToros dağ silsilesinde bulunur. 1988 yılından beri millî parktır.
Kommagene kralı Antiochus Theos, MÖ 62 yılında bu dağın tepesine, pek çok Yunan ve Pers tanrısının heykelinin yanı sıra kendi mezar-tapınağını da yaptırmıştır. Mezarda, bir kartalın başı gibi, tanrıların taş oymaları bulunur. Heykellerin diziliş şekli hiyerotesyonolarak bilinir.
Mezarda 1881 yılında Alman mühendis Karl Sester tarafından kazı çalışmaları yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda yapılan kazılarda da Antiochus'un mezarı bulunamamıştır.

SÜMELA MANASTIRI TRABZON





Sümela ManastırıTrabzon ili, Maçka ilçesi, Altındere köyü sınırları içerisinde yer alan (EskiYunanca adı: Panagia) deresinin batı yamaçlarında Kara (Eski Yunanca adı: Mela) tepesi üzerinde deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikteki eski Yunan Ortodoks manastır ve kilisekompleksi olup, tam adı Panagia Sumela (Παναγία Σουμελά) veya Theotokos Sumeladır.
Kilisenin içi fresklerle kaplıdır:
  • Kilise içinde Meryem figürleri Gürcülerin kullandıkları Gürcü madonna şeklinde resmedilmiştir.
  • Asıl kilisenin absid kısmında, güney duvarında yukarıda Meryem'in doğuşu ve mabede sunuluşu, tebliğ, İsa'nın doğuşu, mabede sunuluşu ve hayatı, altta İncilden resimler.
  • Güney kapısında Meryem'in ölümü ve havariler.
  • Kilisenin doğuya bakan yukarı kısmında 2. sırada Genesis, Ademin yaratılışı, Havva'nın yaratılışı, Tanrı'ın tembihi, İsyan (Adem ile Havvanınyasak meyveyi yemeleri), Cennetten kovulma. 3. sırada: Yeniden dirilme, Thomas'ın şüphesi, Kabirde bir melek, Nikaia konsülü.
  • Absid kısmının dışında, yukarıda MikailCebrail bulunmaktadır.

28 Mayıs 2014 Çarşamba

SİVAS DİVRİĞİ ULU CAMİİ



Divriği Ulu Camii ve DarüşşifasıSivas'ın Divriği ilçesindeki tarihi cami ve hastane. Cami 1228–29 yıllarında Mengücekli beyiAhmed Şah tarafından; Dârüşşifa ise aynı tarihte, Ahmed Şah'ın eşi ve Erzincan beyi Fahreddin Behramşah’ın kızı olan Turan Melek tarafından Ahlatlı Muğis oğlu Hürrem Şah adlı bir mimara yaptırılmıştır. Darüşşifa caminin güney duvarına dayanmıştır. Orta bölümü bir ışıklık kubbesi ile örtülmüştür, giriş ile birlikte dört eyvandan oluşur. Darüşşifanın kuzeydoğu köşesinde türbe yer alır. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınmıştır.